Savaşın Beşinci Günü: İsrail ile Filistin Neden Savaşıyor?

Filistinli militan grup Hamas, 7 Ekim Cumartesi günü İsrail’e yönelik saldırıya başladı. Aksa Tufanı adı verilen baskınlara İsrail Gazze Şeridi’ne yaptığı hava harekatlarıyla karşılık verdi. Yüzlerce kişinin öldüğü, onlarca kişinin ise rehin alındığı biliniyor. Peki İsrail ve Filistin neden savaşıyor?

Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c…

Hamas’ın Aksa Tufanı ile İsrailli sivilleri hedef alması, günlerce sürecek kanlı bir savaşı başlattı.

7 Ekim Cumartesi günü Hamas’ın Aksa Tufanı adını verdiği baskınlar sonucu İsrail sivil vatandaşlarından büyük kayıplar verdi. İsrail ise Gazze’ye yönelik şiddetli bir bombardıman ile karşılık verdi.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre ölü sayısı 700’ü geçti. Elektrik, su, gıda kesintileri yaşayan ve bombardıman altında kalan Gazze’de ortaya büyük bir insanlık dramı çıktı.

İsrail Filistin Savaşında Son Durum

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bombardımanı devam ederken Lübnan yakınlarındaki bölgelerde de çatışmaların sürdüğü bildiriliyor.

Savaş bölgesinden alınan son bilgilere göre Filistin’de 143’ü çocuk, 104’i kadın olmak üzere toplam 704 sivil vatandaş hayatını kaybetti. 

Öte yandan İsrail ablukasında bulunan tek elektrik santralinin de yakıt yetersizliği nedeniyle hizmet dışı kaldığı belirtildi. Buna göre 2 milyonu aşkın nüfuslu bölge tamamen elektriksiz kaldı.

Peki İsrail ile Filistin Neden Savaşıyor?

Günümüzdeki savaş, 7 Ekim Cumartesi günü Filistinli grup Hamas’ın İsrail’e saldırıya geçmesiyle başladı. Ancak Filistin İsrail arasındaki çatışma asırlardır devam ediyor. Konuya dair derin okumalar ve araştırmalar yapmak gerekse de konuya hakim olmak isteyenler için aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz;

Osmanlı İmparatorluğu, Filistin topraklarına Birinci Dünya Savaşı’na kadar hüküm sürmüştü. Ancak savaşın kaybedilmesinin ardından bölgenin kontrolü İngiltere’ye geçti.

Filistin topraklarında Arap çoğunluğu ve Yahudi azınlığı bulunuyordu.

İngiltere, Filistin’de Yahudiler için bir yurt kurma görevini üstlenmişti. Özellikle Kudüs çevresine Yahudilerin göç etmesi kutsal sayılmaya başlanmış, bölgeye büyük göç dalgaları yaşanmaya başlamıştı.

Siyonizmin temel ilkelerinden birisi olan ‘Aliyah’ Yahudilerin İsrail topraklarına göç etmesini ifade etmek için kullanılıyordu. ‘Yukarı çıkma’ anlamına gelen bu eylemle, 3 milyondan fazla Yahudi’nin İsrail’e taşındığı belirtilmektedir. 

1882’de başlayan ‘Aliyah’ yaklaşık 1940’lı yıllara kadar devam etmiştir.

Filistin’e göç eden Yahudiler, zaman içerisinde farklı terör örgütleriyle faaliyete geçmiştir.

Bölgede Filistinliler ve Yahudiler arasındaki gerilim git gide arttı. Farklı terör örgütlerinin faaliyet gösterdiği bölgede İsrail Devleti kurmak için adımlar atılmaya başlandı. 

1947’de Birleşmiş Milletler bölgede Filistin’in ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini, Kudüs’ün ise BM gözetiminde özel statülü bir şehir olması fikrini ortaya attı. Ancak bu plan Filistinliler tarafından kabul görmedi. Artan çatışmalarla grevler, isyanlar, silahlı çatışmalar ve ölümler baş göstermeye başladı.

1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşu resmi olarak ilan edildi.

İsrail Devleti’nin resmi ilanı ilk başbakan David Ben Gurion tarafından yapıldı. 14 Mayıs 1948’de İsrail’in devlet olarak kurulmasının ardından Filistinliler 15 Mayıs 1948’i ‘Nekbe Günü’ olarak adlandırdı: Büyük Felaket.

1948 yılına kadar yaşananlar ve son savaş olaylarının ardından İsrail, işgal ettiği toprakları genişletti. Filistinlilerin bir kısmını ise zorunlu göçe tabi tuttu. BM kaynaklarında yaklaşık 720 bin Filistinli göç etmek zorunda kaldığı aktarılıyor. 

Bu noktada akıllara ‘Filistinliler topraklarını satmamış mıydı?’ sorusu geliyor.

1967’ye gelindiğinde İsrail, Doğu Kudüs, Batı Şeria, Suriye, Gazze, Mısır’a ait birçok bölümü işgal etti.

1967 Savaşı’nın patlak vermesiyle İsrail, büyük bir alanı işgal etti. Bu tarih ise Filistinliler tarafından ‘Naksa’ (gerileme) günü olarak anılıyor. Bu işgal, Filistinlilerin büyük oranda göç etmesine yol açtı. 

İlk olarak ülkelerinden göç eden Filistinliler, Gazze ve Batı Şeria’da, Ürdün, Suriye ve Lübnan’da yaşıyordu. Ancak Filistinlilerin bu topraklarda yaşaması İsrail için bir tehdit demekti. 

1967 yılından sonra ise İsrail, elde ettiği topraklara yerleşim yeri inşa etmeye başladı.

2000’li yıllarda tekrar alevlenen çatışmalar ise günümüzde hala devam ediyor.

Özellikle 2005 yılına kadar devam eden saldırılarda Filistin halkının büyük kayıplar verdiği biliniyor. Sivil halkın en büyük zararı gördüğü bu çatışmalarda binlerce çocuk ve kadın hayatını kaybediyor. 2012 yılında masum bir çocuğun öldürülmesiyle tekrar alevlenen olayların ardı arkası kesilmiyor. 

Her iki tarafın sürekli olarak çatışma ortamını körükleyecek adımlar atması, bu sorunun yakın zamanda çözüleceğine dair sinyalleri ise söndürüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir